Cinsellikle ilgili yaşanan sorunlar kişileri yalnızlaştırmakta, ilişki kurmakta sıkıntılara neden olmaktadır. Son yıllarda kadınlarda cinsellik ile ilgili problemlerde artış olduğu gözlenmiştir. Araştırmalarda kadınların yaklaşık %30’unun seksle ilgileri olmadığını göstermiştir. Ayrıca %10-15 kadın cinsel ilişki sırasında kronik ağrı tariflemekde ve çok sayıda kadın da seksten çok az zevk aldığını belirtmiştir. Bir önemli noktada kadınların özellikle cinsel işlev bozukluğu olanların bunu bir sorun olarak görmemesi veya bu durumdan rahatsız olmamasıdır.
Cinsel işlev bozuklukları dört grupta incelenebilir
İSTEK BOZUKLUĞU: Cinselliğe ilgi veya arzunun azalması ya da kaybolmasıdır. Başka bir deyişle cinselliğe ilişkin düşünceler, fanteziler veya uyarıya rağmen cinsel isteğin olmamasıdır. Kişinin günlük hayat içerisinde herhangi bir uyaran olmadan kendi kendine cinselliği çok az düşünmesi veya arzulama olmaması mutlaka bir anormallik değildir. Cinsel istek bozukluğu diyebilmek için cinsel deneyimler, uyarılar olmasına rağmen istek ve arzunun olmaması gereklidir.
Halk arasında “frijidite” veya “cinsel soğukluk” olarak ta adlandırılır. Bu kadınlara frijit de denilmektedir. Eğer cinsel soğukluk ergenlik döneminden itibaren hiç olmamışsa buna primer cinsel soğukluk, önceden istek sorunu olmayan bir kişinin sonradan oluşan isteksizlik sorununa da sekander cinsel soğukluk denilir. Bazen de dönemsel olarak yoğun iş hayatı, stres ve derin üzüntü nedeniyle cinsel isteksizlik olabilir.
Cinsel isteğin oluşmasında birçok faktör etkilidir. Özgüvenin yeterli olması, biyolojik içgüdü, önceki cinsel deneyimler, uygun cinsel eş, cinsel partnerinizle cinsellik dışı hayatınızdaki ilişkinizin boyutu gibi birçok faktör sayılabilir. Herhangi birisinde bir sorun olması cinsel performansınızın etkilenmesine neden olur. Cinsel istek tamamen psikolojik faktörlere bağlı değildir. Kişinin hormonal durumu ve kronik hastalıkları yada aldığı ilaçlar ve tedaviler gibi fiziksel faktörler de cinsel hayatı etkiler.
Fiziksel faktörler arasında:
Psikolojik faktörler:
Bazı durumlarda kadın-erkek kadının cinsel organları ile ilgili bilgi sahibi olmadığı için kadının uyarılması sağlanamamakta ve sonuç olarak kadın cinsel istek duymamaktadır. Cinsellik konusunda ki eğitimsizlik ve toplumsal baskı nedeniyle bazı durumlarda kadının cinsel istek duyması bir suç yada günah olarak algılanmakta, bununla bağlantılı olarak kadın cinsel arzu duyduğunda suçluluk hissine kapılmaktadır. Cinsel istekteki azalma bazen bir ilişkinin bozulduğunun işareti de olabilir. Uzun süre cinsel performans yaşamayan kişilerde de isteksizlik görülebilir.
Tedavide yapılacak ilk şey jinekolojik muayene olmak ve isteksizliğe neden olacak ağrılı cinsel ilişki nedenleri araştırılmalıdır. Kronik rahatsızlıklar ve kullandığı ilaçlar sorgulanmalıdır. Herhangi problemi olmayan ve psikolojik nedenli olduğu düşünülen hastalara cinsel terapilerin uygulanması gerekir. Tedavi kişinin durumuna göre bireyselleştirilerek yapılmalıdır. Yanlış veya eksik bilgiler düzeltilerek cinselliğe yeni bir bakış açısı kazandırılır. Gerekirse aile terapileri uygulanır ve devamında davranışsal terapilere geçilir. Böylece kişinin kendi bedenini tanıması, bedeni üzerinde uyarıldığında zevk duyulan bölgeler (erojen bölgeler) anlatılır.
Psikolojik faktörler ucu açık geniş kavramlardır. Kendi kendinize tanı koymamanız da fayda vardır. Bu tarz probleminiz olduğunu düşünüyorsanız mutlaka uzman birisiyle görüşmelisiniz…
CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU
Tanım olarak herhengi bir cinsel uyarıya karşı cinsel heyecan ve cinsel zevkin belirgin olarak az olması veya hiç olmaması, uyarı sonucunda genital organlarda meydana gelen değişikliklerin (ıslaklık ve kayganlık)olmaması veya az olması durumudur. Bazen erotik gereçler, partneri uyarma, genital bölge veya dışının uyarılması gibi herhangi bir uyarıya minimal seksüel heyecanlanma ile birlikte vajinal ıslaklık ve kayganlık oluşur. Bu duruma subjektif cinsel uyarılma bozukluğu denir. Diğer bir durum ise cinsel uyarıya seksüel heyecanlanma olmasına rağmen genital organlarda hiçbir değişiklik olmaz. Buna da genital bölgenin uyarılma sorunu denilir.
Cinsel uyarılma sorunu olan kadınların orgazmik sorunlarıda olur. Bu durum ergenelikten itibaren olabileceği gibi yaşamın herhangi bir döneminde de ortaya çıkabilir.
Bu durumun en sık nedeni suçluluk hissidir. Cinsel ilişkiden hoşlanma isteği ile bunu yapmaktan doğan korku nedeniyle oluşan suçluluk hissi ile oluşan iç çatışma uyarılma bozukluğuna neden olur. Bunun dışında kullanılan bazı ilaçlar; örneğin anti depresanlar, antihistaminikler ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar uyarılma bozukluğu oluşturmaktadır. Yine hormonların etkisi ile menopoz döneminde estrojen azlığına bağlı olarak, gebelikte ve emzirme dönemlerinde uyarılmada bozukluk yaşanabilir. Diabet hastalığı, sigara kullanımı, yaşamsal kaygılar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, geçirilmiş cerrahiler ve buna bağlı oluşan sinir hasarları da nedenler arasında sayılabilir.
Cinsel uyarılma bozukluğu tedavisinde vajinal kanlanmayı artırıcı ilaçlar kullanılsada bunlar henüz deneme aşamasını geçememiştir. Bu konu ile ilgili bir takım ilaçlar üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Piyasa da cinsel istek ve arzuları artıcı bir takım yiyecekler bulunur. Afrodizyak yiyecekler olarak bilinen bu yiyecekler tedavi etmekten ziyade tedaviye katkı sağlayan yiyeceklerdir. Bunlar arasında fındık, fıstık, ceviz gibi kuruyemişler, taze sebze ve meyveler, zencefil, keçi boynuzu, tarçın gibi baharatlar, deniz ürünlerinden kalamar,yengeç, karides ve ginseng root gibi çaylar yer almaktadır.
ORGAZM BOZUKLUKLARI (ANORGAZMİ)
Orgazm kabaca cinsel duyumsamaların en tepe noktasında vajina ve rahimde ritmik kasılmalarla oluşan durumdur. Bu kasılmalar kontrol dışı oluşur. Orgazm bozukluğu ise yüksek derecede cinsel uyarılma, heyecanlanma olmasına rağmen kişinin orgazm olamamasıdır.
Orgazm yokluğunun olağan nedenleri uyarılma dönemi sırasında kaygılanmalar, dikkati başka yöne çeken olumsuz ve kendini savunma düşünceleriyle birlikte kişinin kendine ilişkin saplantılı öz gözlem ve izlemini içerir. Kadın kendisinin ve partnerinin davranışlarını takipte o kadar kararlı ve başarısızlıktan o kadar kaygılıdır ki doğal reflekslerinin gerçekleştirilmesine ve bir orgazm başlatmasına izin vermez. Orgazm yokluğa cinselliğe karşı olumsuz düşünceler, özsaygıda azalma, bedeninden hoşlanmama, cinsel taciz öyküsü, kontrolünü kaybetme korkusu, etkisiz seksüel teknikle ile ilişkili olabilir. Aynı zamanda cinsel ilişkide ağrıya neden olacak durumların varlığı (vajinit, kuruluk,vestibülit sendromu), kronik hastalıklar (diabet, tansiyon hastalığı, kalp hastalığı, nörolojik hastalıkar, alkolizm) ve kullanılan ilaçlarda etkili olmaktadır.
Aslında orgazm olmak için cinsel ilişkiye gerek yoktur. Cinsel uyaranların beyni sürekli ve yoğun bir şekilde uyarması sonucu vücudun bu uyaranlara verdiği eş zamanlı bir yanıttır orgazm. En büyük ve en önemli cinsel organımız beynimizdir. Bunu hiç bir zaman unutmamak gerekli. Vulva, vajina, klitoris ve G noktası gibi genital organlar orgazmı kolaylaştıran organlarımızdır.
Unutulmaması gereken noktalardan bir taneside cinsellik ile ilgili bazı davranışlar, “öğrendiğimiz “ bir işlevdir. Bu nedenle cinsel ilişki ile ilgili eksik bilgiler uyarmayı, uyarılmayı, cinsel haz ve orgazmı engelleyebilmektedir. Erkek partnerin deneyimsizliği, daha önceden yaşanan cinsellik ile ilgili olumsuz yaşantılar, çocukluk çağı travmaları, problemli aile hayatı gibi birçok psikolojik faktör orgazm olamamada en büyük etkendir. Her ilişkide orgazm olunacak diye bir kural da yoktur. Bazen orgazm olmama normaldir. Partnerine karşı ilgi kaybı varsa ya da kırgınlık, kızgınlık, öfke barındırıyorsa, ailevi, katı dini kurallar ve sosyal baskılar nedeniyle kadın cinsel uyarılmayı reddedebilir.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir; cinsellik eşittir cinsel birleşme düşüncesi de yanlıştır. Orgazm olmaya değil de cinsel ilişkiden haz almaya çalışmak, ön sevişmeyi uzun tutmak, hassas erojen bölgeleri güzel bir şekilde uyarmak cinsel ilişki sırasında hazzı yaşamanızı ve bu hazzın doruk noktasına daha kolay ulaşmanızı sağlar.
Orgazmın bir şekli veya belirlenmiş bir haz düzeyi yoktur. Her kişinin orgazm olma şekli ve hissettiği haz farklıdır. Kadının cinsel birleşme yoluyla orgazm olamaması bir sorun olduğu anlamına gelmez.
Orgazm olamama kadınlarda anksiyete (iç sıkıntısı), kendine olan öz saygıyı yitirme ve depresyona neden olmaktadır. Bu durum normal cinsel hayatı olan kadınların hayatının herhangi bir döneminde de başına gelebilir. Araştırmalar kadınların %5’inin hiç orgazm yaşamadıklarını göstermiştir. Kadınların yarısından çoğu klitoris uyarısı olmadan orgazma ulaşmamaktadır.
Orgazm bozuklukları şu şekilde sınıflanabilir;
Kadınlar orgazm olma konusunda erkeklerden biraz farklıdır. Kadın aynı cinsel ilişki de bile birden fazla orgazm yaşayabilir. Erkeklerin ise üst üste orgazm olabilmeleri için belli bir dinlenme süreci gereklidir. Kadın özellikle klitorisin uyarılması ile defalarca orgazm olabilir. Klitoris uyarılması ile oluşan orgazma klitoral orgazm denir. Erkeklerde sıkça görülen erken boşalmanın kadındaki karşılığı erken orgazm olma durumudur ki kadınlarda nadiren görülür. Genellikle kadının bu durumdan şikayeti olmaz.
Orgazm olmak her kadının hakkıdır. Eğer bu konuda sorununuz varsa bunu gurur meselesi haline getirmeyin. Bu konu da profesyonel destek almanız da fayda var. Cinseliğinizde ki mutluluk genel hayatınıza yansıyacaktır…