HCG, tıp dilinde “humon coryonik gonadotropin”, gebeliğin erken dönemlerinden itibaren kanda ve idrar da tespit edilmesi ile gebeliğin teyit edilmesinde kullanılan bir hormondur. Gebeliğin ilk zamanlarında önce kanda yükselir daha sonra idrarda yükselerek idrar testlerinin pozitif olmasını sağlar. Yapı olarak “alfa” ve “beta” olmak üzere iki alttipi vardır. Alfa alt tipi yapı olarak vücudumuzda salgılanan diğer hormonlardan TSH ve LH hormonları ile aynı yapıya sahiptir. Beta alt tipi ise tamamen kendine özgüdür. Bu nedenle gebelik sürecinde beta alt tipinin ölçümü yapılmaktadır.
Beta-HCG hormonu yumurtalıklardan atılan yumurta hücresi ile erkeğin sperm hücresinin birleşmesinden meydana gelen zigotun oluşumu ile salgılanmaya başlamaktadır. Zigot, bölünerek çoğalan hücre kitlesi şeklinde kadının tüplerinden rahim içine doğru yer değiştirir. Rahim iç duvarında yuvalandıktan sonra gebelik kesesi içerisinde daha sonra plasenta ya da eş oluşumunu sağlayan, gebelik kesesini çevreleyen “trofoblast ” olarak isimlendirilen hücreler tarafından HCG hormon salınımı olur. Bu hücreler gebeliğin ilerleyen zamanlarında “plasenta” ya da halk arasında “eş” olarak isimlendirilen yapının oluşumunu sağlar. Plasenta anne ile bebek arasındaki besin-oksijen-karbondioksit alışverişinde primer organdır. Aynı zamanda gebeliğin devamı için gerekli hormon sentezinde de görev alır.
Görevi:
Gebeliğin devamı için gerekli en önemli hormon Progesteron hormonudur. İlk üç ayda progesteron salgısı yumurtalıkta yumurtanın atılmasından sonra oluşan “korpus luteum” denilen yapıdan salgılanır. HCG hormonunun gebelikte son derece önemli bir görevi vardır; korpus luteumdan progesteron hormon salgılanmasını sağlar. Plasenta oluşumu tamamlandıktan sonra yani yaklaşık 10-12 haftalardan itibaren korpus luteum geriler ve progestereon artık bebeğin eşinden salgılanmaya başlar. Bu süreçte HCG hormon seviyeleri eskisi kadar yükselmez, bir miktar düşer ve aynı seviyelerde gebeliğin sonuna kadar kalır.
Düzeyi:
Döllenme oluştuktan 8-9 gün sonra kanda tespit edilebilen HCG hormonu gebeliğin 9-10. haftalarına kadar düzenli bir artış gösterir. İki günde bir yaklaşık iki katına ( en az %66 artış) çıkar. Daha sonraki süreçte plasenta gelişimini tamamlamış ve gerekli hormon sentezini üstlendiği için HCG seviyeleri 9-10. haftalardan itibaren bir miktar düşer ve sonrasında sabit kalır.
HCG hormonu kan seviyesi laboratuardan laboratuara farklılık göstermekle birlikte 5-10 IU/ml değerlerinin üstüne çıktığında gebelik pozitif olarak kabul edilir. Dahan önce de belirttiğimiz gibi yapı olarak benzer olduğu başka hormonlar nedeniyle 5 IU’ye kadar üretiliyormuş gibi görülebilir. Bunun yanıltıcılığı nedeniyle bazı labotaruarlar 5 U/ml en alt kabul ederken bazıları 10 IU/ml’yi sınır kabul etmektedir. Maksimum olarak 100 000 IU/ml seviyelerini görmektedir.
HCG hormonu gebelikte görülen bulantı ve kusmanın nedeni olarak suçlanmaktadır. Özellikle gebeliğin erken dönemlerinde daha az görülen, HCG’nin maksimum düzeylerine çıktığında bulantı ve kusmanın da artması bu olasılığı güçlendirmektedir. HCG hormon sentezinin daha fazla olduğu çoğul gebelikler ve molar gebelikte (üzüm gebeliği) bulantı ve kusmalar tekiz gebeliklere göre daha fazla olmaktadır.
Anormal artış gösteren HCG…
HCG hormon seviyeleri normal tekiz gebeliklerde iki gün de bir iki katına ya da en az %66 artış gösterirken bazen bu artış düzenli olmamaktadır. Bu durumda seri HCG ölçümleri yapılarak gebeliğin gidişatı hakkında bilgi edineniliriz. Sık karşılaşılan durum henüz adet gecikmesi birkaç günlük iken gebeliğin tespit edilmesi ve ultrasonografi ile daha bir gebelik görülmesi söz konusu değil iken kan HCG düzeylerinin gerilemesi yani düşmesidir. “Biokimyasal gebelik “ olarakta bilinen bu durumla kadınlar çok sık karşılaşmaktadır. Gebeliklerin neredeyse %50’si bu şekilde sonlanmaktadır. Daha doğrusu cinsel aktif kadınların gecikmeli olarak gördükleri adetlerinin birçoğunda biokimyasal gebelik yaşadığı çalışmalarla gösterilmiştir.
Dış gebelik anormal artış gösteren HCG değerlerinin diğer nedenidir. Dış gebelik gebelik ürününün rahim dışında yerleşmesi ile oluşan durumdur.
Molar gebelik, diğer adı mol hidatiform ya da halk arasında üzüm gebeliği olarak bilinen gestasyonel trofoblastik hastalıkların bir türü olan bu durumda da HCG seviyeleri, normal gebeliğe göre daha fazla ve düzensiz artış ile kendini gösterir. Bu hastalık bebeği, plasenta ve zarlarını oluşturan hücrelerin anormal şekilde bölünmesine bağlı olarak meydana gelir. Kanserleşen tipleri olduğu gibi komplet mol ve parsiyel mol olmak üzere iyi huylu iki tipide bulunmaktadır. Komplet molde plasentayı oluşturan hücrelerde anormal artış ve bu hücrelerde ödem, şişlik nedeniyle üzüm benzeri şekilde ultrasonda tipik bir görüntü oluşturur. Buna kar yağdı manzarası denilmektedir. Ultrasonografik incelemede fetüs görünümü olmaz. Hastalar genellikle adet gecikmesi ve beraberinde gebelik testinin pozifleşmesi ile rutin kontrole geldiklerinde tanı alırlar ya da kanama olması üzerine yapılan küretaj işleminin patolojik incelemesi sonucunda tanı alır. İyi huylu diğer tip ise parsiyel molde kromozom yapısı bozuk fetüs ile birlikte yine şişmiş, ödemli plasenta görünümü vardır. Her iki durumda da gebelik devam ettirilemez sonlandırılması gerekir. Tedavi de vakum küretaj yöntemi kullanılır ama kanama riski nedeniyle hastane ortamında yapılması gerekli ve istenildiği takdirde kan, transfüzyon için hazır edilmelidir. Hastaların takiplerde HCG değerleri sıfır olana kadar bakılması gerekir. Üzüm gebeliği yaşayan kadınların kesinlikle 1 yıl korunması gerekmektedir. Gestasyonel trofoblastik hastalıkların diğer tipleri kanseröz gelişim göstermektedir. Tedavi bu durumda çok daha farklı olmaktadır.
Yine yumurtalık kanserlerinin bazı tiplerinde ve mesane kanseri gibi kanserlerde de hasta gebe olmadığı halde gebelik testi değerleri anormal olarak pozitif olabilmektedir.
Çoğul gebelikler de plasenta hacim olarak daha fazla olduğu için salgılanan HCG düzeyi de daha fazla olmaktadır.
Gebelik testi…
Adet gecikmesi yaşayan her kadının aklına öncelikle gebelik gelmelidir ve mutlaka gebelik testi yapmalıdır. Adet gecikmesi her zaman gebelik anlamına gelmez ama eğer düzenli korunma yöntemi kullanmıyorsanız mide-bulantısı, kusma, göğüslerde hassasiyet, halsizlik, uyku hali, kasık ağrıları, karında şişlik gibi bulgularınız varsa gebe olma ihtimali oldukça yüksektir. Bu durumda mutlaka doktorunuzdan randevu alın ve muayene olun. Gebeliğin kesin bulgusu ultrason ile bebeğin gözlenmesi ve kalp atışlarının duyulmasıdır. Gebelik testi ile çok nadiren de olsa yanıltıcı olabilmekte ya da yukarıda anlatıldığı gibi anormal gebelikler nedeniyle de pozitif olmaktadır.
Gebelik testleri iki türlüdür:
kan testi ve idrar testi
Kan testi beklenilen adet tarihinizdeki gecikme ile birlikte pozitifleşir. Tahmini olarak beklenilen adet tarihindeki kan HCG değeri 100 IU/ml kadardır. Normal gelişen gebeliklerde iki günde bir iki kat artarak sentezine devam edilir. İdrar testleri ise kan HCG seviyeleri artıkça ortalama 1 hf sonra ancak pozitifleşmeye başlar. Eczanelerde satılan bu testler kullanım kolaylığı nedeniyle sık başvurulan testlerdir. Hastalara önerim aldıkları testleri prospektüslerini dikkatlice okumaları, son kullanma tarihine dikkat etmeleri ve doğru bir şekilde yapmaları. Gebelik beklentisi olan bayanlarda negatif sonuçlar hüsran yaratabilmektedir. Erken dönem de yapılan test ile negatif sonuçlar alınsa bile adet gecikmeniz devam ettiği sürece doktorunuza başvurarak kan gebelik testi yaptırabilir, sonucu teyit edebilirsiniz.